Rengîn
-Tevfik Fikret-
Beyaz kedim,
Siyah kedim,
Sarı kedim,
Adı “Rengîn” olsun, dedim.
Rengîn ablamın adıdır;
O şimdi kızacak bana,
Fakat hocam söyledi ya
Rengin demek renkli demek;
Bunda ne var gücenecek?
Lakin ablam,
Rengîn ablam,
Hain ablam,
Sofra başında dün akşam
Astı bana çehresini.
Belki biraz hakkı vardı
Çünkü Rengîn onun adı.
Ne var fakat gücenecek;
Rengîn demek renkli demek.
Benin kedim de üç renkli,
Hem de benekli benekli.
Sarı kedim,
Siyah kedim,
Beyaz kedim;
Adı “Rengîn” olsun, dedim.
Rengîn! Rengîn! Rengîn! Rengîn!
Kedi işitmedi lakin
Rengîn ablam,
Hain ablam,
Çirkin ablam,
Koştu geldi, hırçın hırçın;
“Gene onu mu çağırdın?
O gelemez, bak, ben geldim.”
“Gelemez mi? Nerde kedim?”
Kedin tavan arasında,
Örümcekler yuvasında;
Onu yesinler, o zaman
Göreceksin sen, afacan!”
“Yoooo… İsterim ben kedimi;
Söyle, kedim gelecek mi?
Yoksa…” “Yoksa ne olurmuş?
Gelmeyecek işte! Konuş,
Git kapının çatlağından.”
“Şimdi seni gırtlağından
Yakalarsam öğrenirsin!”
“Gene bugün, Allah versin,
Paşalığın pek üstünde.
Ninemiz gelsin, görsün de
Başı göğe ersin!” “Haydi,
İsterim kedimi şimdi,
Yoksa…” “O ne? Tırmalıyor!
İnsana nasıl da salıyor!
Kudurdun mu?” “Kedim! Kedim!
Yoksa seni…” “Çekil, Nedim!
Şimdi annemi çağırırım.”
“Kedim! Bırak, bağırırım,
Babam gelir.” “Varsın gelsin!
Sen gerçekten deli misin?”
“Bilmem, kedim! Ver kedimi;
O sana bir şey dedi mi,
Ne yaptı ki örümcekler
Yuvasına attın?” “Eğer
Adı değişirse…” “Hayır.”
“O da, kuzum, orda kalır!”
Nedim, gözler dönük, birden
Atıldı olduğu yerden.
Miyav… O kim? Beyaz kedi,
Siyah kedi,
Sarı kedi,
Çatının bir deliğinden
Çıkıp gelmiş ve deminden
Beri dururmuş orada.
Nedim, atlarken, arada
İlk darbeyi Rengîn yemiş…
Bu da onun hakkı imiş!