Sanma Ey Hâce ki…

-Bağdatlı Rûhî-

Sanma ey hâce ki senden zer ü sîm isterler
Yevme lâ yenfau‘da kalb-i selîm isterler(1)

Berzâh-ı havf ü recâdan geçegör nâkâm ol
Dem-i âhirde ne ümmîd ne bîm isterler

Âlem-i bi-meh ü hurşid ü felekte hergîz
Ne mühendis ne müneccim ne hekîm isterler

Âlem-i keşf-i meânîde çok esrâr açılır
Giremez nefs-i gadub anda halîm isterler

Sâkin-i dergeh-i teslim-i rızâ ol dâim
Bermurâd etmeğe hizmette mukîm isterler

Unutup bildiğini ârif isen nâdân ol
Bezm-i vahdette ne ilm ü ne âlim isterler

Harem-i ma‘nâda bîgâneye yol vermezler
Âşinâ-yı ezelî yâr-ı kadîm isterler

Cürmüne mu‘terif ol tâata mağrûr olma
Ki şifâhâne-yi hikmette sakîm isterler

Kıble-yi ma‘nîyi fehmeylemeyen kecrevler
Sehvine secde edip ecr-i azîm isterler

Ezber et nükte-yi esrâr-ı dili ey Rûhî
Hâzır ol bezm-i ilâhîde nedîm isterler

Günümüz Türkçesiyle Anlamı:
Hiçbir şeyin fayda vermeyeceği o günde (kıyamet gününde) senden altın ve gümüş isterler sanma, senden selim bir kalp isterler. Korku ve ümit geçidinden geçegör, arzusuz ol. Son nefeste ne ümit ne korku isterler (iki hâl de işe yaramaz)./ Feleksiz (gökyüzünün, dünyanın olmadığı), güneşsiz ve aysız bir âlemde (hakikat âleminde) ne mühendis ne müneccim ne hekim isterler. Manaların açığa çıktığı âlemde çok sırlar açılır. Oraya gadap sıfatıyla girilmez, orada halim sıfatlıları (hilmiyet sahibi, ezelde, ruhlar âleminde verdiği sözü yerine getiren, söz dinleyen kimseleri) isterler./ Rabbinin rızasına teslim olma dergâhının sakini ol daima. Muradına nail etmek için mukim (varolduğun mecliste daima bulunuyor olmanı) isterler. Eğer arifsen bildiğini unutup bilmeyen ol (bilgin arttıkça hiçbir şey bilmediğini fark et). Vahdet meclisinde (Allah’a vasıl olma yerinde) ne ilim ne de âlim isterler./ Mana hareminde (mahrem alanda) kayıtsız kalana yol vermezler. Ezelden (ruhlar âleminden) aşinalık (tanışıklık), eski dost isterler. Kabahatlerini (kibir, haset, gadap… gibi eksiklerini, kusurlarını) gizleme, yaptığın ibadetlerle de gururlanma, kendini bir şey zannetme. Zira hikmet şifahanesinde (hastaların tedavi edilip şifaya kavuşturulduğu yerde) hastaları (ben hastayım diyenleri) kabul ederler./ Mana kıblesini kavrayamayan gidişatı bozuk kimseler, hatalarına secde edip bir de büyük sevap umarlar. Ey Ruhî (Ey Bağdatlı Ruhî), gönlün sırlarının nüktesini (ince manalarını) ezber edip hazır ol ki ilahi mecliste yâverlik (sohbet arkadaşlığı) etmeni istesinler.

Şiir Notları:
(1) “O gün ne mal fayda verir ne oğullar. Allah’a selim bir kalp ile gelen başka (sadece o kurtulur).” (Şuara, 26/88-89) (*) Sıralamada ve kelimelerde farklı versiyonlarına da rast gelebiliriz. Osman Kemâlî Efendi’nin, Bağdatlı Ruhi’nin bu kasidesine “Ey gönül, bil…” diye başlayan tahmisi vardır. Tahmis: Divan edebiyatında iki mısralık beyte üçer mısra eklemek suretiyle beşe tamamlamak. İlk mısranın kâfiyesine uygun üç mısra ekleyerek beşlemek.


Destek ol 
Rastgele Getir